Gülcan Şık Yazdı: Karanlığa Sarılmak

Hoş geldin gece... Usulca süzüldün odama. Senin o derin, vakur karanlığını sevdim...
0

Hoş geldin gece... Usulca süzüldün odama. Senin o derin, vakur karanlığını sevdim. Kimilerinin korkuyla yüz çevirdiği sessizliğin, benim içimde tarifsiz bir sükûnete dönüşüyor. Gündüzün gürültülü telaşı, ışığın kalabalığı seni asla anlayamaz. Onlar için ürküten ne varsa, bana sığınak…

Gülcan Şık Yazdı: Karanlığa Sarılmak

Seninle yudumladığım bir bardak çayın dahi, gündüzde içilen on fincana bedel. Üst üste konmuş, yorgun bedenime yaslanmış yastıklarım...

Hatta gecenin ta içinden gelen sivrisinek vızıltılarına bile senin hatırına tahammül eder oldum. Zira sen, insanların karanlık dediği şeyde benim aydınlığımsın. Benim sığınağım, suskun dert ortağım, içimde büyüyen çocukluk hayallerimin örtüsüsün. Seninle baş başa kalmak… Kimi zaman sessizce ağlamak, kimi zaman gözlerimi kapatıp olmayacağını bildiğim hayallerin izini sürmek…

İşte bu, sana duyduğum bağlılığın ta kendisi. “Seni seviyorum” dedim sana, defalarca...

İnsanların gözlerine baka baka söyleyemediğim o ağır, o samimi cümleyi en çok sana fısıldadım.

Sen, sadıksın bana. Sır taşıyan bir dost kadar vakur, liman gibi güvenli, karanlığın içinde dahi dürüstsün. Zira tek renksin; ama o tek rengin içinde benim bin bir hâlim gizli. Sana anlattığım kelimeler, birer sır gibi yayılır odanın duvarlarına. Ve her gece olduğu gibi, sohbetimiz yorgunluğumla uykuda son bulur.

Sabahında ise bir hüzün çöküverir içime: “Neden daha çok sarılmadım sana?” diye serzeniş ederim kendime. İşte yine seninleyim. Kim bilir bu gece hangi hâlime sabredeceksin? Hırçınlığım mı sınayacak seni, yoksa sebepsiz kahkahalarım mı? Belki de içli bir ağlamanın çaresizliğinde yine sığınacağım kucağına. Sana sarılmak istiyorum. Karanlığına...

Kimselerle paylaşamayacağım, kıskanacağım bir huzursun sen. Benim en çok sustuğum yerde en çok konuştuğum, en kalabalık yalnızlığımsın. Sen karanlıksın, evet… Ama benim içimdeki en aydınlık hakikatsin.

Gülcan Şık / Edebiyat Gazetesi / Ekim 2025 / Sayı 33

Hiç yorum yok

Yorum Gönder

1932-2025 © Edebiyat Gazetesi
ISSN 2980-0447