Merhaba Yunus Bey, okuyucularımıza kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Merhaba. Ben 1980 Van merkez doğumluyum. İlk, orta ve üniversiteyi memleketim olan Van’da okudum. Sonrada Atatürk üniversitesi Adalet bölümünü bitirdim. Dikey geçişle özel bir üniversitede Hukuk Fakültesini okumaya başladım. Bazı nedenlerden ötürü severek okuduğum bu bölümü üçüncü sınıfta bırakmak zorunda kaldım. İki yıl süren memuri hayatımı istifa ederek sonlandırmış ve ardında ticari hayata başladım. Evli ve iki çocuk babasıyım.
Yazma yolculuğunuzdan kısaca bahseder misiniz? Sizi kitap yazmaya yönlendiren nedenler nelerdir?
Yazarlık serüvenim 2011 Van depremiyle başladı. Depremin ardında Van halkı adeta şehri boşaltmış ve ülkenin diğer şehirlerine taşınmıştı. Biz memleketten çıkmayanlar arasında yerimizi aldık. Deprem ve sonradan yaşanan hadiseler zihin dünyamda bir film haline gelmişti. Dolayısıyla zihin dünyamda birikenleri dış dünyaya anlatmak istiyordum, bunun en güzel yolu yazı yazmak ve onu yayınlamaktan geçiyordu. Bende öyle yaptım. Ve Van’da yayın yapan yerel bir gazetede duygularımı yazıyla yayınlamaya başladım. O günden bugüne o gazetede köşe yazarlığı yapmaktayım. Köşe yazarlığı, sonradan roman, düşünce ve eleştiri kitapları yazmama vesile oldu. Elveda romanıyla beraber beşinci eserimiz de yayınlanmış oldu.
Yazarlık sizin için ne ifade ediyor?
Yazarlığı gemi kaptanına benzetiyorum. Alabora olmak üzere olan veya yönünü kaybeden gemiyi kurtaran ve ona doğru yönü gösteren bir kaptan.
İnsanoğluna ölümü tekrar hatırlatan ve okurun beğenisini kazanan Elveda isimli kitabınız Alaska Yayınları’ndan çıktı, tebrik ederiz. Kitabınızda okurlarınızı ne gibi sürprizler bekliyor?
Ölüm, gündemimize almadığımız ama bizi bir gölge misali takip eden bir hakikat. Bir gün kendisiyle yüzleşeceğimiz bir hakikat. Bizler ölüm bize hiç uğramayacak hissiyle hayatımızı yaşıyoruz. İnsanlara bu hakikati roman diliyle anlatmaya çalıştım. Hiç ölmeyecekmiş gibi hayatını yaşayan birinin yakalandığı hastalıkla beraber kendisi ve hayatını sorgulaması ve ölüm hakikatiyle yüzleşmesiyle beraber yaşadığı pişmanlıkları ele alan bir eser.
Başucu yazar ve kitaplarınız nelerdir? Yazarların ve kitapların hayatınıza nasıl bir etkisi oldu?
Kitaplar insanın karakter yapısını oluşturan varlıklardır. Ben, hayatıyla topluma örnek olan yazarların kitabını okumayı tercih ederim. Mesela, İnandığı değerler uğruna bedel ödeyen yazarlar beni daha fazla etkilemiştir. Ama başucu kitabımı söylemem gerekirse, hayat kitabımız olan Kuran-ı Kerim benim başucu kitabımdır.
Üzerinde çalıştığınız yeni bir kitabınız var mı? Okuyucularınıza ipucu verir misiniz?
Var. Yine bir roman üzerinde çalışıyorum. Ama tam olarak olgunlaşmadığından ipucu vermem yanlış ve yanıltıcı olabilir.
Son olarak okuyuculara söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Teknolojinin ilerlemesiyle beraber gelişen dijital ve sanal âlem, insanlığı fıtratından maalesef uzaklaştırmıştır. Bunun sonucunda ise okumayan bir nesil var olmuştur. Kitapsız oluşan boşluğu ise boş ve anlamsız muhabbetler doldurmuş bu da düşünmeyen, akletmeyen ve hissetmeyen bir nesli doğurmuştur. İşte böylesi bir çağda, kitaplara daha fazla ihtiyacımız var. Zira kitap, okurunu empati kurmaya, düşünmeye ve sorgulamaya teşvik etmektedir. Yani kitaplar, insana insanlığını hatırlatıyor.
Bizler; kitap ve kalem medeniyetinin çocukları olduğumuzu unutmamalıyız. Her birimiz kitap kokmalı ve yürüyen birer kitap olmalıyız. Buharlaşan neslin kurtuluşu ve fıtratıyla tanışmasının yolu, yine kitapla tanışmaktan geçtiğini iyi bilmeliyiz.