Orkun Cabi Yazdı: Evlat Kokusu

Edebiyat Gazetesi'nin on dördüncü sayısında yayımlanan Orkun Cabi'nin Evlat Kokusu başlıklı yazısını sizlerle paylaşıyoruz.

Yıl 2020;  7 yaşındaki oğlumu okuldan aldım, arabaya bindik.  Arabanın sol dikiz aynasına astığım siyah kurdeleyi gördü.

Evlat Kokusu

“Bu ne baba?” dedi

“Oğlum askerlerimiz öldü. 33 askerimiz şehit oldu. Çok üzüldüm, o yüzden astım.”

“Türk askeleri mi ölmüş baba?”

“Evet oğlum.”

“Peki, iyi mi dayanmışlar?” 

Boğazım düğümlendi. Hiç aklıma gelmemişti bu.

“Çok iyi dayanmışlar, dedim.

Ama kafama takıldı. İyi mi dayanmışlar? Niçin dayanmalıymışlar? İyi mi dayanmışlar yoksa uçaktan atılan bir kalleş bomba mı almış canlarını? Uçaktan atılan bombaya karşı nasıl iyi dayanabilirsin ki? 

Dayandıkları şey ölüm korkusu, ölüm korkusuna dayanıp oraya gitmişler. Gökyüzünden gelen bir bombaya nasıl dayanacaksın? Tüfek icat oldu mertlik bozuldu, uçak icat oldu… 

“Peki biz neyin peşindeyiz?” 

Diyemedim oğluma, iyi dayanmışlar diyebildim.

Akşam oldu, hasta olan amcamı ziyarete gittik. Gece evden çıktık bahçede çimen kokusu. Oğlum sordu:

“Taze kesilmiş çimen kokusunu bilir misin baba?”

“Evet bilirim, hem de çok severim.” 

“Ben de çok seviyorum.” 

Sonra başımı gökyüzüne kaldırdım yıldızlara baktım. İçimden, büyüdüğünde ben öldükten sonra aklında kalırsa babam söylemişti deyip beni hatırlar belki diye düşünüp; dedim ki:

“Bir de kumsalda yatıp yıldızları seyretmeyi çok severim yaz akşamları.”

“Başka baba?” 

Bir de yağmur yağdıktan sonra toprak kokusunu çok severim, sen onu biliyor musun?”

“Yok, bilmiyorum.” 

“Ama en güzel koku hangi koku biliyor musun oğlum?”

“Hangisi?”

“Evlât kokusu”

Sonra aklıma geldi. Evlât kokusu, o şehitler ölmez vatan bölünmez diyoruz ya, hani bizim için şehitler; ama o analar babalar o evlâdın kokusunu biliyor ve bir daha duyamayacaklar. Ne acıdır evlâdını kendinden önce göndermek. Ben öldükten sonra arkamdan dua etsin diye büyüttüğün yavrunu toprağa vermek… Çok acı. Tüm şehit yakınlarına Allah sabır versin, şehitlerimizin mekânları cennet olsun.

1932-2024 © Edebiyat Gazetesi
ISSN 2980-0447