Ne tuhaf bir hismiş… Sayısız defter almışım meğer; onları fark etmeden dost edinmişim. Kendini deftere dökenleri kınarken, bir gün kendimi elimde kalemle aynı sessizliğe sığınırken bulmuşum. Sıra bana gelmişti; böyle bir zaafımın olabileceğini, defterlerimle sırdaş olacağımı hiç düşünmemiştim. Her sayfasına bir sırrımı, bir sessizliğimi, bir gülüşümü, hatta koca bir dünyayı sığdırabileceğim aklımın ucundan geçmezdi.
Defterlerim bir yol gibiydi; sayfalarında yürüdükçe içimde tuhaf bir ferahlık uyanıyor, yazdıkça kendi duygularımdan daha çok emin oluyordum. Sanki her satır, içimde karanlıkta dolaşan bir düşüncenin yolunu aydınlatıyordu.
Yumuşak sandığım bu iş, aslında ince ve zor bir meslekmiş. Hayatımın içinde fark etmeden icra ederken zaman zaman tökezlediğimi anlıyordum. O anlarda bir cümleye fazla anlam yükleyip beklentiye giriyor, karşılık alamayınca hayal kırıklığını yine kendimden topluyordum. Kimseyi hayal kırıklığına uğratmak istemeyişimin altında belki de kendi kırılganlığımdan duyduğum şaşkınlık vardı.
Ve bütün bunların sessiz tanığı yine defterlerimdi; çünkü insanın saklamaya çalıştığı her şey, en önce kâğıda sızar.
Gülcan Şık / Edebiyat Gazetesi / Aralık 2025 / Sayı 35

Türkiye’nin aylık tek Edebiyat Gazetesi, öykü, deneme, yazı, şiir ve söyleşilere yer vermektedir.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder