Merhaba Azima Hanım, okuyucularımıza kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Ben Azima Ağalarova. Azerbaycan Türküyüm. Azerbaycan Yabancı diller üniversitesinin İngiliz-Fransız dilleri fakültesinden mezunum. Mezun olduktan sonra Azerbaycan İçişleri Bakanlığında çalıştım. 1993 yıldan ise Almanya'nın Hamburg şehrinde yaşıyorum. Yani 32 senedir gurbetteyim. 5 dil biliyorum, seyahat etmeyi çok seviyorum. Dünyanın 45 ülkesine seyahat ettim.
Yazma yolculuğunuzdan kısaca bahseder misiniz? Sizi kitap yazmaya yönlendiren nedenler nelerdir?
Yazmaya 2014 yılında başladım. Yıllarca içimde birikmiş yaralarım varmış. Onlar bir anda patladı ve ben o hatıraları kağıt üzerine dökmeye başladım. Gece vakitlerinde yazardım. Çünkü gecenin verdiği huzuru insan hiç bir yerde bulamaz. Kurgu türünde yazıyorum. Gizli teşkilatlar, istihbarat örgütleri, Ortadoğu politikası ve imkansız aşklar eserlerimin esas konusudur. 6 romanım, 8 kitabım var. Üç eserim Türkiye'de yayınlandı. Yıpranmış hayallerin peşinde, Ağlayan Duvar ve sonuncu Bir Kadının Anatomisi. Üç romanım Azerbaycan Türkçesi ile Azerbaycan'da yayınlandı. Gecelerde Saklı Kaldım, Uçak Kanatında Uçan Ruh ve Baku'dan Qahire'ye ve Stokholm'a Uzanan Yol. Baku'dan Qahire'ye ve Stokholm'a Uzanan Yol romanım İsveç'te hem İsveççe hem de İngilizce olarak yayınlandı. Eserlerimde adı çekilen bütün ülkelere gittim, olayları yaşayarak yazdım.
Ben yıllar önce bütün hatıralarımı vatanda bırakıp gelmiştim. Yazarlığa başladıktan sonra o boynu bükük hatıralar yeniden canlandı. Sanki yeniden doğdum.
Bunu söylesem anlamı kalmaz. Sadece şunu demek istiyorum, bu eser kadınları çok mutlu edecek, erkekleri ise çok sinirlendirecek. En azından ben öyle düşünüyorum.
Ben çok kitap okudum, hem de çok. Tabii ki çok sevdiğim kitaplar ve yazarlar var. Fakat hayatımı etkileyen eser Charlotte Brontë'nin Jane Eyre eseri oldu. Jane Eyre karakteri bana güçlü olmayı öğretti. Savaşmayı öğretti. Hiç kimseye bağlı kalmadan kendi başının çaresine bakmayı öğretti. Şimdi de ne zaman huzursuz olursam mutlaka kitabın orijinalinden bir kaç sayfa okuyorum ve beni çok rahatlatıyor.
Evet Cennette Azap isimli bir kitabım var. Bu eser Sovyetler devrinde binlerce Azerbaycan Türkünün Anadolu Türkiye'sine özlemi ve bu ülkeyi cennet bilmesi konusunu işliyor. O devirlerde Türkiye'ye gelmek nerdeyse imkansızdı ve bir Azerbaycanlı genç kadının arzusuydu. Ben bu cennet ülkede cehennemi yaşamaya hazırım, yeterki Türkiye'yi görebileyim demesi. Ve o kadın bin bir zorlukla Türkiye'ye turist olarak geliyor. MİT onun KKB ajanı olduğunu zannediyor ve tutukluyor. Ama bu kadın üzülmüyor. Kendi kendisine "Sen bunu istemiştin ya." diyor.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder