İsmail Hilal: Şiirde Her Şeyden Önce His Olmalı

Edebiyat Gazetesi olarak Alaska Yayınları’ndan ikinci baskısı yapılan Aşk Adıyla'nın yazarı İsmail Hilal ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Merhaba İsmail Bey, okuyucularımıza kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Tabii ki memnuiyetle. Haziran 1991 Nevşehir doğumluyum. İlköğretim ve lise yıllarım yine Nevşehir’de geçti. Lisans ise Kırıkkale Üniversitesi Sağlık Yönetimi Bölümünden 2014 yılında mezun oldum. Daha sonra çeşitli market zincirlerinde, kitapçılarda çalıştım. Şu an yine Nevşehir merkezde bulunan bir kırtasiyenin sahibiyim.

Yazar Şair İsmail Hilal

Sizce şiir nedir? Şiirde olmazsa olmaz dediğiniz öğeler var mı?

Kalıba konması imkânsız, içinde duygular barındıran gönül aynası diyebilirim. Yazan kişinin kalbinin mahremine açılan pencere, okuyanın ruhuna işleyen harf yarenliği, sayfalarca cümlede söyleneni kendi ahenginde yoğurup tadı damağımızda kalan ezgisiz şarkılar türküler şeklinde ifade edebilirim. Şiirde her şeyden önce his olmalı. Yazan kişi her dizeyi benliğinde bulmalı. Yoksa bu karşı tarafa geçmez ve eser sadece yazılmış olur. Tabi bu dediğim yetenek onun ne kadar geliştirildiğiyle alakalı. Diğer açıdan bakacak olursak ta en çok dikkat ettiklerim; kelime tekrarları, dize geçişleri ve dize sonlarındaki bütünlük hem yazarken hem de okuduğum şiirlerde bu üç unsura dikkat etmeye çalışıyorum. Tekrar yapılma nedeni ne, ahenge faydası var mı yok mu? Ya da yerine başka bir şey gelir miydi? Tekrar konusunda bunlar önemli benim için. Dize sonlarında kafiye var mı? Yoksa da hangi harf ve hece yapısıyla bütünlük sağlanmaya çalışılmış başlıca baktığım şeyler.  

Edebiyat hayatınıza neden şiir ile başladınız? Öykü, deneme tarzında yazılar da yazıyor musunuz?

Bu konuda şair ya da yazarların seçim hakkı olduğunu pek düşünmüyorum. Kişi belirli yeteneklerle doğar. Bu da onlardan biri sonuçta. Günü geldiğinde kabuğundan çıktı, bende peşinden gitmek istedim hepsi bu.  Düz yazıya şiirden çok uzun zaman sonra başladım. Hem yayınlanan hem yayınlanmayan öykü ve denemelerimde mevcut. 

Şairlik sizin için ne ifade ediyor? Yazma yolculuğunuzdan kısaca bahseder misiniz? Bu yolculukta size kimler destek oldu?

Aslına bakarsak hayatı ifade ediyor. Sonuçta yazarken bize hayal dünyası kazandıran, o duyguların ortaya çıkmasını sağlayan bir ortam var. Yazarken özellikle şiir yazarken duygusal yoğunluğu ve etrafımızdaki olayların ruha etkilerini es geçmek olmaz, ana kaynağımız orası sonuçta. 

İlk şiirlerimi ortaokul yıllarımda yazdım. Ama o dönemler çok utangaç biriydim. Yazdıklarımın hepsini yaktım(tebessümle). Daha sonra ailem yazdığımın farkına vardı. Lise yıllarımda babam ajanda hediye etti. Bazı şiirlerimi oraya yazmaya başladım. Yine lise yıllarımda Ragıp Uçar hocamız vardı. Kendisi edebiyat öğretmenimizdi. O ilk fark etti yeteneğimi. Sohbetler ettik Mehmet Kaplan’ın Şiir Tahlilleri kitabı dâhil çeşitli kitaplar ve hatta farklı tarzda müziklerle tanışmamı sağlayarak destek olmaya çalıştı. Ancak o dönemde şair olmak gibi bir niyetim yoktu. Burada iki kırılma noktam oldu diyebilirim. İlki lisan son yılımda şu an Kırıkkale Üniversitesinde Dekanlık görevinde bulunan Ayşe Güler hocam ile oldu. Dördüncü sınıfın son döneminde ona birkaç şiirimi değerlendirmesi için vermiştim. İlk kez onun öğütleri sayesinde o bilince varmaya daha tabir doğrumu bilmiyorum ama profesyonelce bakmaya çalıştım ve kendimi geliştirmeye okumaya adadım. İkincisi ise 2020 yılında Nevşehir’de verilen bir tiyatro eğitimde İzmir Devlet Tiyatrosu sanatçısı İbrahim Raci Öksüz hocamızın yanında bir şiirimi okuduktan sonra söylediği ve kendi şiirime bile bakış açımı açan övgüsü diyebilirim. Zaten sonrasında kitap çıkarmaya karar verdim. 

Türkiye’de şiir türü romanlara nazaran daha az ilgi görüyor. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bunun en büyük nedeni tüketim toplumu olmamız aslında. Duygular yerini daha maddi ve yarın unutulabilir şeylere bıraktı ve artık kabul edelim ulaşılamaz diye bir kavram pek kalmadı. Özellikle aşk konusunda. Yani eskiden bir bakışa insanlar beklerken şu an her şeyi yaşayıp ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi ayrılabiliyor ve bu normal karşılanıyor. Böyle bir yapıda örneğin Cemal Safi’nin şu dizelerinin anlamı daha da düşüyor.     

Bir dileği var imtiyaz değil! Kulun başka kula ibadeti farz değil! Hâşâ! yaradan gibi beş vakit namaz değil Senden beni sadece sevmeni istiyorum


Evet, etkiliyor ancak anlık bir etkiden sonra çoğu insan hayatına devam ediyor. Bunu gören yayın evleri de ilgi görmediği için maliyet açısından değerlendirince çok fazla şiir kitabı basmak istemiyor. Popüler olana yönelip daha çok para kazanmak hoşlarına gidiyor. 

Başucu yazar, şair ve kitaplarınız nelerdir? Yazarların ve kitapların hayatınıza nasıl bir etkisi oldu?

Yukarıdaki örnekten de az çok belli olduğu üzere iyi bir Cemal Safi hayranıyımdır. Başucuma Ankara’da sahaftan aldığım Sende Kalmış şiir kitabı durur. Onun dışında; Necip Fazıl, Osman Yüksel Serdengeçti, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Yavuz Bülent Bakiler hem sık sık şiirlerini okumaya çalıştığım hem de kitapları evimin başköşesi olan şairler diyebilirim. Yazar olarak Ahmet Şerif İzgören’i beğeniyorum. Pek çok kitabını okudum. İyi bir Harry Potter hayranı da olduğum için J.K Rowling ve Harry Potter kitapları da sürekli yakınımda bulunur. Bu isimlerin ilk aklıma gelme sebebi zaten hayatıma yaptıkları etkiden kaynaklı. Farkındayım çok faza yazar ismi vermedim ama burada saydığım iki yazar ve büyük şairler. Hem hayal dünyama, hem günlük hayatıma hem de yazı dünyama yön vermemde ciddi etkileri oldu. Şuradan örnek vereyim Harry Potter şiire etkisi nasıl olabilir diyenler olabilir ancak Snape karakterinin Harry’nin annesine olan sadık aşkı ve son ana kadar Harry’i korumak için hayatını ortaya koymasına bakmak bence ufakta olsa ipucu verir.  

Üzerinde çalıştığınız yeni bir kitabınız var mı? Okuyucularınıza ipucu verir misiniz?

Elbette var eğer biterse bayram sonrasına ikinci şiir kitabımı bitirmiş olacağım. Sonrasında ilk romanım için yoğun mesailere başlayacağım. 

Son olarak okuyuculara söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Günümüzde okumanın, bilmenin, kibarlığın bu kadar değersiz olduğu bir ülkede;  tüm bu güzelliklere sahip çıkarak, hayal ederek ve inanarak yaşasınlar. Bazı şeyler geç gelince güzeldir. Umarım bir gün günleri görürüz.

1932-2024 © Edebiyat Gazetesi
ISSN 2980-0447