İsmail Hilal Yazdı: Vicdan Mahkemesi

Yazar İsmail Hilal'in Edebiyat Gazetesi'nin beşinci sayısında yayımlanan Vicdan Mahkemesi isimli yazısını sizlerle paylaşıyoruz.

Malum son zamanlarda herkesin dilinde tek bir şey var; “Siyaset”. Hem seçim dönemi olması hem malum ekonomik krizin gittikçe derinleşmesi çoluk çocuk hepimizi oraya kanalize etti. Sakın yanlış anlamayın, amacım siyaset yapmak değil. Zaten yeterince o taraftan yana boğulduğunuzu biliyorum ve benim öyle bir yazı okutmak hayalim hiç olmadı. Sadece bu dönemde insanımızla alakalı dikkatimi çeken durumlar beni fazlasıyla üzdü ve “Biz nasıl bu hale geldik.” dedim.

seçim, ismail hilal

Eskiden genelde sadece futbolda kullanılan “Fanatizm” kelimesi fazlasıyla siyasete sirayet etti ve evrim geçirdi. Artık “Takım tutar gibi siyasi parti tutmak” adı altında güncellendi tabii ki. Sonra yavaş yavaş gözlerimiz kör olmaya başladı. Partilerimize ait fikirleri içeren sosyal medya mecralarından başka bir yere bakmaz olmaya başladık. Birazda orda olanların bizi eleştirmemesi ve hep haklı bulması hoşumuza gitti belki de. Onlarla sevinmeye, ağlamaya başladık. Ağır ağır kulaklarımızı kaybettik çünkü saygı duymayı unutmaya başlamıştık ya da yanlışı düşünemeyecek kadar tıkanmıştı zaten kulaklarımız. Ve sevgi gitmeye başladı kalbimizden usulca.

Sizin oy verdikleriniz vekil oldu ya da bakan ya da zaten bu insanlar senden kat kat lüks içinde yaşayacakken onların rahatı için bardak kırar gibi gönül yakmaya değdi mi?

Öyle ya tek doğru bizdik, liderimiz her zaman haklı. Baban mı haksız, sevgilin, kardeşin mi senden değil gerekirse öteye at! Dilin kemiği yok nasılsa ve yalnız değilsin asla! Güven onlara, uzaklaş seni sen yapan şeylerden. Birkaç söylem ve ayağımıza taş değse farkında olması imkânsız kişiler yüzünden değerli olanlarımızı sattık hiç çıkarımız olmadan. Peki, şimdi şu saatlerde tüm seçim dönemi yeni bitmişken kalbi ve aklıyla düşünmeyi unutmuş; belki kazanmış ve onun sevinciyle uyumuş, belki kaybetmiş siniriyle yeni uyanmış yüzlere sormak istiyorum. Değdi mi? Sorgulamadan oy vermeye, incitmeye, sevdiklerinizi suçlamaya, sabahlara kadar naralar atmaya… Sizin oy verdikleriniz vekil oldu ya da bakan ya da zaten bu insanlar senden kat kat lüks içinde yaşayacakken onların rahatı için bardak kırar gibi gönül yakmaya değdi mi?

Seçimin galibi her zaman o koltukta oturanlardır. Kimler geldi geçti bir bakın tarihe ve kaçı yaptıkları için hesap verdi bakın, bu da aynı futbol takımları gibi. Elinizi kalbinize götürün ve kendi mahkemenizi kurun ve lütfen gözlükleri atın en azından sevdiklerinizi beş sene sonraki seçimde kırmamak için…

Not: Gelişmiş ülkelerde siyaset pek konuşmaz halk. Çünkü ekonomi, adalet ve sosyal refah sağlanmıştır. Umarım bizler de o günleri görebiliriz. Kararlarınız tebessümle sonuçlansın…

1932-2024 © Edebiyat Gazetesi
ISSN 2980-0447