Edebiyat ve Mitoloji

Mitoloji deyince aklımıza Yunan edebiyatı gelmektedir. Bu, konuyla ilgilenenlerin gayet iyi bildiği bir yanılgıdır.
0

Mitoloji deyince aklımıza Yunan edebiyatı gelmektedir. Bu, konuyla ilgilenenlerin gayet iyi bildiği bir yanılgıdır. Mitoloji, sıkça kullanılan ama kullananların ne anlama geldiğini bilmediği bir kavramdır. Peki, mitoloji gerçekte nedir? Mitoloji, mit adını verdiğimiz hikâyelerden oluşan bir edebî sistemdir. Henüz yazının olmadığı sözlü kültürde insanların kulaktan kulağa aktardıkları hikâyelerden oluşmaktadır. Bu hikâyelerde tanrılar da insanlar gibi düşünülür.

Edebiyat ve Mitoloji

İnsanlar gibi severler, nefret ederler, âşık olurlar. İnsanlarla ilişkiye girerler. İnsanlardan farkları, ölümsüz olmalarıdır. Bu konuda Yunan edebiyatı öncülük yaptığı için önce Yunan mitolojisinden bahsetmek gerekir. Yunan mitolojisinde başkahraman Tanrı Zeus’tur. Afrodit, Apollon, Hades, Artemis, Athena, Demeter ve birçok tanrı ve tanrıça, mitos dediğimiz hikâyelerde olayların içinde yer alırlar. Kimi zaman insanların arasındaki kavgalarda taraf olurlar. Sözlü kültürde ortaya konan bu hikâyeler, destan döneminde destanların içinde yazıya geçirilmiştir. İliada ve Odysseia destanlarında tanrılar Paris gibi ölümlülerle bizzat görüşürler, onu güzellik yarışmasında jüri yaparlar. Yarışmada rüşvet olarak Helena’nın aşkını kabul eden Paris, uzun yıllar sürecek olan savaşa sebep olur. Paris’in savaştaki rakibi ise yarı insan yarı tanrı olan Achilleus’tur. Destan dönemiyle birlikte tanrıların etkisi edebî anlatılarda giderek azalır, yerini güçlü insanlara bırakır. Mitler, yerlerini destanlara bırakmakla birlikte her dönem, her edebî sanat eserinde etkisini göstermiştir. Milletlerin yaşamında yenilikler de olsa, tek tanrılı dinler etkili de olsa mitolojik dönemin eserleri insanların yaratıcılıklarında etkili olmuştur.

Milletlerin oluşum dönemlerinde mitoslar, insanları bir araya getiren eserlerdir. Sadece Yunanlılarda değil, her millette mitolojik dönem bulunur. Mitler için milletlerin çocukluk dönemi hikâyeleri diyebiliriz. Türklerde mitolojik dönem pek bilinmese de mevcuttur. DTCF mezunu olan Bahaeddin Öğel’in Türk Mitolojisi isimli kitabında Türklerin destan öncesi dönemine ait bilgiler aktarılmaktadır. Evrenin yaratılması hakkında bilgiler verilirken Tanrı Bayülgen’den ve diğer tanrılardan bahsedilmektedir. Bu döneme ait sözlü ürünler bugün de Yakut ve Çuvaş Türkleri arasında anlatılmaktadır. Bu eserlerin edebî değeri en az Yunan mitosları kadar güçlüdür. Biz Türkler, ana vatanımız Asya’dan uzakta olduğumuz için bu mitleri bilmiyoruz. Bilinen ilk destan olan Sümerlerin Gılgamış Destanı’nda Gılgamış, arkadaşıyla birlikte ölümsüzlüğün peşine düşer ve bu yolda tanrılarla mücadele eder. Mitolojik döneme ait unsurlar bu destanda bulunmaktadır.

Doğu toplumlarına ait mitolojik eserlere Doğulu sanatçıların eserlerinde rastlanmaktadır. İranlı şairler Sadi ve Şirazi’nin şiirlerinde, Firdevsî’nin Şehnâme’sinde tanrıların hikâyelerinden bahsedilir. Hint destanları Ramayana ve Mahabharata’da Hint tanrılarına ait bilgiler bulunur. Avrupalıların destanlarında La Childe, Ugor, İgor, Beowulf, Nibelungen ve diğer destanlarda tanrılara ait birçok gönderme görülmektedir.

Dede Korkut Hikâyeleri’nden Deli Dumrul’da, kötü sözlerinden dolayı Tanrı memnun kalmaz ve Azrail’i görevlendirir. Azrail, Deli Dumrul ile insan gibi konuşur ve canına karşılık başka can ister. Deli Dumrul başka can bulamaz ve sonunda sözleri Allah’ın hoşuna gider, Dumrul’u affeder. Burada Allah da şeytan da mitolojik dönemdeki gibi düşünülmüştür. Mitolojik dönemdeki tanrılara olan bakış açısı semavî dinlerde kabul edilmez. Tek tanrılı dinlerde ve kutsal kitaplarda yaratıcı, insan gibi düşünülmez. Tanrı, insan gibi konuşmaz; insan gibi davranmaz. Mitolojik dönem, tek tanrılı dinlerin ortaya çıkmasıyla birlikte son bulmuştur diyebiliriz. Modern edebiyatta tanrılara ve ilahî güçlere sıkça yer verilir. Goethe’nin Faust adlı eserinde Faust, hep genç kalmaya karşılık ruhunu şeytana satar. Tanrılar ve diğer güçler şiirlerde, oyunlarda, roman ve hikâyelerde sıkça karşımıza çıkar. Rimbaud’nun Cehennemde Bir Mevsim adlı eseri, mitolojik döneme göndermelerle doludur. Türk edebiyatında modern dönemde mitolojiye yapılan göndermeler özellikle Cumhuriyet döneminde yaygınlaşmıştır. Batılı eserlerin Türkçeye çevrilmesi, mitolojinin edebiyat fakültelerinde tanınmasını sağladı. Bu yazımızda mitolojiyle ilgili şiirlere yer vereceğiz. İlk şiir Melih Cevdet Anday’dan:

TROYA ÖNÜNDE ATLAR

Kör bir ozan anlattı bunları

Atların da ruhları vardı Troya önünde

Ta Hades’ten duyulurdu kişnemeleri,

Atsız bu kişneme ölüleri ürpertir

Köpeği deliye çevirirdi

Kimi de Troya önünde nal sesleri gezinirdi,

Gömülmemiş bir atın erinçsiz ruhundan

Diomedes Tros atlarını koştu arabasına

O atları savaştan Aeneas’tan almıştı

Bir tanrı kurtarmıştı Aeneas’ı

Sarı Menelaos kalktı sonra, Atreusoğlu

Tanrısal yiğit koştu arabasına iki at,

Agamemnon’un kısrağı Athe’yi, kendi atı Podagros’u

Can Yücel’den bir şiirle yazımı bitirip tüm edebiyatseverlere mutlu tatiller diliyorum:

Zeus güya rüzgâr

Koşuyor karışık ağaçların ardından

Yakalayamıyor ki ama

Daphne değil çünkü o yeşil kızın adı


DEFNE

Oh olsun Zeus pezevengine

Apollon olsan ne lazım gelirmiş gibisine


Fırat Kasap / Edebiyat Gazetesi / Ağustos 2025 / Sayı 31

Hiç yorum yok

Yorum Gönder

1932-2025 © Edebiyat Gazetesi
ISSN 2980-0447