İsmail Hilal Yazdı: Bilsem

Edebiyat Gazetesi'nin on dördüncü sayısında yayımlanan İsmail Hilal'in Bilsem başlıklı şiirini paylaşıyoruz.
Bilsem

Bilsem azabın bile şifadır

Dert etmem susarım.

Bilsem yağan yağmur saçlarından nasibimdir

Oracıkta gözlerimi yumarım.

Kimsin? Nesin? Neyin nesisin? Düşünmem ısrarım yettiğince,

Bilsem sesin hakikattir,

Rıza gösteririm çürük ekmeğe bile.


Reddi miras etmem gücüm yettiğince

Nakış nakış işlerim seyir defterime.

Yırtılmaz sancağın kalbine saklarım varlığını

Ey denizler tanrısı göster bana pusulamı.

Toprağın kokusuyla düşmüşüm zaten yollara

Bilsem topraksın

Ses etmem fırtınalara.


Bakma arada kafamın ağrıdığına

Kağıttan gemilerle çıkmışım yola

Saf ellerim nasırlaşmış, saçlarım ağarmış

Geçen zamanda.

Kimliğime baksam, resimdeki ben değilim

Oysa hâlâ oradakine esirim.


Hürriyetim kenara atılmış sanki.

Ebedi hanedanım vardı da

Yoksul kalmış gibi.

Depremler, seller, fırtınalar hiç gitmemiş üzerimden,

Sanmıştım ki aşk ne olabilir gibisinden.

Fani dünya da bir güzele vurulmuşum

Bilsem yalnızlığımın son durağı sanadır

İşte ben orada bir ummana tutulmuşum.

1932-2024 © Edebiyat Gazetesi
ISSN 2980-0447