Habil Yaşar: Yazmak

Edebiyat Gazetesi'nin on üçüncü sayısında yayımlanan Habil Yaşar'ın Yazmak başlıklı yazısını paylaşıyoruz.

Birçoğunun kolay düşündüğü, ancak çok azının oldukça fazla karmaşık bir süreç olduğunu anlamasıdır-yazmak. Herkese nasip olmayan ama herkesin iç mekânın en gizli noktalarına kadar nüfuz eden, sonsuz bir ihtiyaçtır - yazma arzusu. Zamanı ve mekânı ne olursa olsun, o seni bulduysa, tutsak eder, o kadar kuvvetlidir ki, elinden kaçamazsın - yazma yeteneğinin.

Yazmak, Habil Yaşar

En hassas insanların kalplerinde yavaş yavaş büyüyerek ve bir anda bir yanardağ gibi patlayarak varlığını göstermektir-yazmak. Yanan bir kalbiniz ve her şeyi duyma yeteneğiniz yoksa yazmanın ne olduğunu nasıl anlayacaksınız? Tutsağı olduğunuzda size hizmet etmeye hazır bir kadın gibidir-yazmak. Sadece yüzünde değil, aynı zamanda onu içinde hissetmeyi, onunla oynamayı sevecek kadar şımarıktır – yazmak. Kaprislerine - dayanabileceğiniz kadar sana büyüklük getirmekte asla cimri değildir-yazmak. Bazen bilmediğin bir nedenden dolayı kaçabilir, seni günlerce, aylarca, hatta yıllarca bekletebilir ve bekleyip ondan sonsuza kadar ayrı kalacağını düşündüğünde aniden kalbinin kapısı çalar ve onu bu kapıdan içeri aldığında öyle mutlu olacaksın ki bir ömrün yükünü omuzlarından kaldırdığını düşüneceğin derecede sana mutluluk sunacak-yazmak.     

Sonuç olarak bazen yıllardır düşündüğünüz konuyu aylarca yazamamaktır – yazma isteği. Geliş saatini ondan başka kim bilebilir ki? Ve bazen yazmak seni günden güne, adım adım takip edebilir ve onunla ruhla can gibi yaşarsın zamanı.

Hiçbir şeyin sana bağlı olmadığını ve senin onu beklemenle değil, onun seni yakalamasına bağlı olduğunu hatırlamaktır sadece. Ve bunu unutanlar, ömürlerini yazmak için harcarlar ve sonunda ne yazıları onları ebedi kılar, ne de yazdıklarıyla övünebilirler.

Seni senden alamıyorsa, anlamadığın yerlere götürmüyorsa düşüncelerin, o zaman çölde su aramak gibi vakit harcamaktır-yazmak. Nasıl toprak suyla yetiştiriliyorsa, yazı da yetenekle büyür, duyarak yaşanır ve o zaman kişi konuşarak beceri gösterebilir. Yazabilecekleriniz ne olursa olsun, yazamadıklarınız sizi düşündürmeli, yazamadıklarınızı da zamanla düşüncelerinizle fethedebilirsiniz. Zaman her şeyin anahtarıdır ve anahtar zamanın derinliklerinde gizlenmiş gizemli bir araçtır. Bu aracı kullanabilenler istediklerini kazanırlar. Sonunda, sonsuz sonsuzlukta, sonsuz mutluluğu arayıp bulabilmektir – yazmak…

1932-2024 © Edebiyat Gazetesi
ISSN 2980-0447