Merhaba hocam, okuyucularımıza kısaca kendinizden bahseder misiniz?
1964 yılında Erzurum’da doğdum. Sırasıyla İnönü İlkokulu, Gazi Ahmet Muhtar Paşa Ortaokulu ve Erzurum Lisesi’nde okudum. Üniversiteyi yine kendi şehrimde, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesinde okudum ve 1986 yılında mezun oldum. 1987’den bu yana kamuda ziraat mühendisi olarak çalışmaktayım. Okumak ve yazmak dışında müzik dinlemeyi, sinemaya gitmeyi severim. Kayak ve yüzme sporda ilgi alanlarım. Evliyim. İki çocuğum var. Genelde evde vakit geçirmeyi severim. Ruhsal yönden kendimi duygusal olarak tarif edebilirim.
Yazma yolculuğunuzdan kısaca bahseder misiniz? Sizi kitap yazmaya yönlendiren nedenler nelerdir?
2006 yılında büyük teyzemi kaybettim. O’nun yokluğu beni çok etkilemişti. O anki duygularımı kağıda dökmeye karar verdim. Yarım sayfalık deneme tarzında bir şeyler karaladım. Başlığı da “Anneme ve Teyzeme” şeklindeydi. Yazım aile içinde çok beğenildi. Bu çalışma bana itici bir güç verdi. Yazma uğraşım başlamış oldu. Yazdığım öykü ve denemeler Erzurum’da çıkan dergi ve gazetelerde ve internet edebiyat sitelerinde yayımlandı. 2007 yılında kısa bir süre (iki ay kadar) mahalli bir gazetede müstear isimle köşe yazarlığı yaptım. 2011 yılından itibaren de şiir türünde yazmaya başladım. Sosyal medyanın yeni yeni filizlendiği yıllarda ben de öykülerimden, denemelerimden ve şiirlerimden kısa alıntıları sosyal medyada paylaşıyordum. Yazılarım bayağı birikmişti. Yakın çevremden “neden kitap çıkarmıyorsun , yazılarının tamamını okumak istiyoruz “ tarzında talepler gelmeye başlamıştı. Kitap çıkarmayı erken buluyordum. Kafamın içinde başlayıp sonuçlandırdığım bir öykü vardı ama bunu yazıya bir türlü dökemiyordum. Bu öyküyü hala da yazamadım. Bu anlattıklarım üç yıl önceki düşüncelerim. Hedeflerimi ertelemenin bir faydası yoktu. Artık orta yaşı da geçmiş biriydim. Geriye bir iz bırakmak istiyordum. Kafamdaki öyküyü başka bir kitaba saklayıp öykülerimi yayımlatmaya karar verdim. Eylül ayının başlarında kitabım çıktı. Hayatımdaki en mutlu anlardan biri bu oldu.
Yazarlık sizin için ne ifade ediyor?
Sait Faik’in bir sözü vardır “yazmazsam delirecektim” şeklinde. Ben üstat gibi delirecek seviyeye gelmem ama yazmak benim için en önemli, en değerli uğraş, hobi. Bu da edebiyatı sevmemle alakalı galiba. Yazmadan önce sıklıkla okuyordum. Yazmak hayatımda çok sonra başladı. Ortaokulda Türkçe hocam rahmetli Fikri Gürler bana okumayı sevdiren insandır. Derslerine ellerinde öykü kitaplarıyla gelir, o etkileyici sesiyle kitaplardan pasajlar okurdu. Ben de dersten sonra kitapçıya gider hocamın derste okuduğu kitabı satın alırdım. Başta söylediğim gibi okumayı ve yazmayı seviyorum. Kendimi ifade etmenin bir yolu yazmak. Özellikle şiir yazarken uygun kelimeyi bulmak, bulmaca çözmek, satranç oynamak gibi sanki. Beyin jimnastiği deniyor galiba buna. Bu beni mutlu ediyor. Yazdıklarımı internette paylaşmak da ayrı bir mutluluk. Yazdığım yazıların “günün yazısı” veya “günün şiiri” seçilmesi de ayrı bir gurur, bir haz veriyor tabii ki.
Kitabınız Alaska Yayınları’ndan çıktı, tebrik ederiz. Kitabınızda okurlarınızı ne gibi sürprizler bekliyor?
Kitabımın arka kapak yazısı kitabı çok güzel tanıtıyor, tasvir ediyor. Yayımcıma bunun için de ayrıca teşekkür ediyorum. Kitaptaki öykülerde çoğunlukla kendimi, ailemi, arkadaşlarımı anlatıyorum. Okuyucular öykülerimde çoğunlukla “hüzün” duygusunu hissedeceklerdir. Ben de gerçek hayatta duygusal bir insan olduğumdan kişiliğimle yazdıklarımın örtüşmesini, yazdığım öykülerde hüznün, romantizmin egemen olmasını çok doğal bir şey olarak görüyorum. Kitabı okuyanların olumlu yorumları beni çok mutlu etmektedir. Onlara da teşekkür ediyorum.
Başucu yazar ve kitaplarınız nelerdir? Yazarların ve kitapların hayatınıza nasıl bir etkisi oldu?
Üçüncü soruda da bahsetmiştim. Ortaokuldaki Türkçe hocamız derslerde bizlere öykü kitaplarından pasajlar okurdu. Bu kitaplardan aklımda en çok kalan yazar adı Sait Faik’tir. İlk okuduğum kitaplar yazarın Mahalle Kahvesi, Havada Bulut, Şahmerdan, Lüzumsuz Adam adlı öyküleridir. Başucu yazarımdır Sait Faik. Reşat Nuri Güntekin, Mustafa Kutlu, Barış Bıçakçı, İsmail Bilgin, Amin Maalouf, Cengiz Aytmatov diğer etkilendiğim yazarlardır. Başucu kitaplarım ise Sait Faik’in yukarda belirttiğim kitaplarından başka Işık Bahçeleri (Maalouf), Beyaz Gemi (Aytmatov), Ya Tahammül, Ya Sefer (Kutlu) kitaplarıdır. Kitaplar beni farklı kültürlerle, farklı insanlarla, farklı şehirlerle tanıştıran bir vasıtadır bence. Görmediğim yerleri, denizleri, ırmakları kitaplar bana gösterir. Kitap bir arkadaştır aynı zamanda. Bir arkadaşı, bir dostu dinlemek gibidir kitap okumak.
Üzerinde çalıştığınız yeni bir kitabınız var mı? Okuyucularınıza ipucu verir misiniz?
İlerde denemelerimi kitaplaştırmak gibi bir isteğim, amacım var ama bir tarih veremiyorum şu anda. Nasip ne zamansa o zaman çıkar diyelim.
Son olarak okuyuculara söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Sevgi, özlem, arkadaşlık ve tabii ki hüzün gibi güzel duygular hissetmek istiyorsanız kitabımı okuyabilirsiniz. Hayatınızdan kitap hiç eksik olmasın. Edebiyat Gazetesine de bana gazetelerinde yer verdiği için çok teşekkür ediyorum.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder