“Ne tuhaf bir histi… Kızgınlık, öfke, kırgınlık, sevgi… Bunlara dair içinde tek bir kıvılcım bile kalmamıştı. Ne kaşlarını çatabiliyor, ne de kahkaha atabiliyordu. Gözleri bile dolmuyordu. Duyarsız değildi aslında, sadece yorgundu… Hırpalanmıştı.
Diğer yarısı bir ağacın altına oturdu. Gözleri bir karıncaya takıldı. İstese parmağıyla ezebileceği o minik karınca, ağzındaki kırıntıyla didinip duruyordu. O an sadece yürümek istedi. Karıncayla sessizce vedalaştı. Çünkü kendini onda gördü. Hafifçe, belki de son kez gülümsedi. Adım atmaya mecali kalmamış bedenini toparlayıp yürümeye koyuldu. Çünkü hayat, bazen sadece yürümek zorunda olduğun bir yoldu… Belki sonu bilinmezdi ama yine de… Olmaz mı?”
Gülcan Şık / Edebiyat Gazetesi / Temmuz 2025 / Sayı 30
Hiç yorum yok
Yorum Gönder