Folklor Şiire Düşman mı?

Edebiyat Gazetesi'nin onuncu sayısında yayımlanan Yazar Fırat Kasap'ın Folklor Şiire Düşman mı başlıklı yazısını sizlerle paylaşıyoruz.

Folklor şiire düşman cümlesi, Edebiyat tarihimize geçmiş bir cümledir. Bu cümle birçok tartışmanın konusu olmuştur. Cümle kaynağını, Cemal Süreya’nın aynı ismi taşıyan 1959 tarihli makalesinden almaktadır. Cemal Süreya bu makalede şairlerin folklordan uzak durmaları gerektiğini savunmaktadır. Peki neden? Öncelikle folklorun ne olduğundan başlayalım. Folklor nedir? 

Cemal Süreyya

Kelime anlamı olarak folklor halk bilimi demektir. Folklorun birçok tanımı bulunmaktadır. Bu tanımlardan bir tanesi Hacettepe Üniversitesi Türk Halk bilimi bölüm başkanlığını yapmış olan Prof. Dr. Umay Günay’a aittir. ‘’Milli kültür denilen pek çok unsurdan oluşan birikimin tarihsel gelişimi içinde bir milletin çeşitli toplulukları tarafından farklı şekillerde yaşanılan verilerinin varyantlarına, bu veri ve varyantları inceleyen bilime folklor denir.’’ Bu karışık tanımı halk kültürü ürünlerinin incelendiği bilim diye sadeleştirebiliriz. Halk edebiyatı, halk müziği, halk dansları, halk mutfağı, halk giysileri, halk hekimliği gibi alt inceleme alanları olan geniş kapsamlı bir bilim dalıdır. Hacettepe Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi başta olmak üzere birçok üniversitede bölüm olarak faaliyette bulunmaktadır. Günümüzde folklor denince toplumda daha çok halk dansları akla geliyor. Halk dansları, dans türleri içinde en yaygın türlerden biridir. Halk kültürüyle oluşturulmuş bir dans türü olduğu için her yaştan insana oynaması da izlemesi de zevkli gelmektedir. Bir açılış olduğunda ya da bir ilçeye, devlet büyüklerinden biri geldiğinde hemen folklorcular yani halk oyuncuları devreye girer. Yöresel kıyafetlerle yöreye özgü oyunlar oynanır.  

Cemal Süreya’nın şairlerden uzak durulmasını istediği folklor halk edebiyatı, onun da alt dalı halk şiiridir. Halk şiiri kökenini ta Orta Asya’dan alan bir şiirdir. Sav, sagu, koşuk, destan hepsi birer şiirdir. Sözlü kültürün bütün ürünleri şiirdir. 

Cemal Süreya kökeni binlerce yıl öncesine dayanan bir gelenekten kopularak modern şiirin ilerleyebileceğini düşünüyor. Halk şiirinde kalıplaşmış sözcükler bulunur. Sözcükler gerçek anlamlarıyla, günlük konuşma dilinde kullanılan anlamlarıyla kullanılır. Sözcüklere yeni anlamlar yüklenmez. Modern şiirde ise sözcüklere yeni anlamlar yüklenerek imge oluşturulur. Burada şu örnek uygun olacaktır. Halk şiirinde merdiven sözcüğü yüksek yere çıkılmasını sağlayan alet anlamında kullanılır, sözcüğün gerçek anlamı neyse şiirdeki anlamı da odur. Ahmet Haşim’in merdiven şiirinde ise merdiven sözcüğü hayatın dönemleri, aşamaları anlamında kullanılmıştır. Sözcük yeni bir anlam kazanmıştır. Karacaoğlan’da, Köroğlu’nda, Dadaloğlu’nda sözcükler ilk akla gelen anlamında kullanılır. Halk şairi imge yaratmaz. Geleneğin izinden gider. Peki, halk şairini diğerlerinden farklı kılan nedir? Sözcükleri farklı anlamda kullanılması değil, bir arada hiç kullanılmamış sözcükleri bir araya getirmesidir. Cemal Süreya için halk şairinin yaptığı yani farklı sözcükleri bir araya getirmek yeterli değil. Yeni anlam da yüklemek gerekiyor. Kalıplaşmış sözcükler yaratıcılığı öldürüyor, sözcüklerdeki kalıpları kırmak gerekiyor. Gelenekten kopmak kolay mı, gerekli mi? Batı Edebiyatı’nda modern kültürün oluşmasına katkıda bulunanlara baktığımızda geleneği yıkmadan, yok saymadan onu aştığını görüyoruz. Shakespeare’in şiir tadındaki oyunlarına baktığımızda kalıplaşmış atasözleri ve deyimlerden yararlandığını görüyoruz. Dostoyevsky’de, Tolstoy’da İncil’den şiir şeklinde yazılmış bölümler buluyoruz. Demek ki geleneği yok saymadan yeni bir dil oluşturmak mümkün. Sözcüklere yeni anlamlar yüklerken halk şiirinin kalıplaşmış sözcüklerini birlikte kullanabiliriz. Nazım Hikmet, Necip Fazıl Kısakürek toplumcu şiirin temellerini atarken Halk şiirini de Divan şiirini de yok saymadılar. Örnek olarak Nazım Hikmet’in Kuvâyi Milliye’sinde Karayılan şiiri mevcuttur.

Karayılan der ki harbe oturak

Kilis yollarından kelle getirek

Nerde düşman varsa orda bitirek

Vurun Antepliler namus günüdür

Necip Fazıl’ın herkesçe bilinen Kaldırımlar şiiri, Halk şiirinin şekil özellikleri kullanılarak (nazım birimi, ölçü, uyak örgüsü) yazılmıştır. Cemal Süreya’nın makalesinde ortaya koyduğu tez şudur: Modern şairler imge oluşturmak, yaratıcı olmak istiyorlarsa Halk şiirinden uzak durmalıdırlar. Bu tezin anti tezi ise Halk şiirinin yaratıcılığa engel olmayacağıdır. Bu iki tezin sentezini ise gelecek zamanların okurları verecek...

1932-2024 © Edebiyat Gazetesi
ISSN 2980-0447