Kevork Hovagimyan: Yazarlık Kaderi İfade Ediyor

Edebiyat Gazetesi olarak Logo Yayınevi'nden çıkan Yakınların İştahı kitabının yazarı Kevork Hovagimyan ile söyleşi gerçekleştirdik.
0

Merhaba hocam, okuyucularımıza kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Yakınların İştahı basıma hazırlanırken kıymetli yayım destekçim benden bir özgeçmiş istemişti. Talebini, kitaba özgeçmişimin ilavesini kibirli bir hareket olarak algıladığım düşüncesiyle yanıtlamıştım: Yazar, yazının önüne geçip ona gölge etmemeli; ancak yazının arkasında, gölgede durmalı. Elbette bu düşüncem naif bulundu ve kitaba adet olduğu üzere özgeçmiş ilave edildi. Mazrufla değil de zarfla ilgilenme hatasına düşenler, Yakınların İştahı’nın ilk sayfasında yer alan nefes kesici özgeçmişi okuyabilirler.

Kevork Hovagimyan: Yazarlık Kaderi İfade Ediyor

Yazma yolculuğunuzdan kısaca bahseder misiniz? Sizi kitap yazmaya yönlendiren nedenler nelerdir?

Okumaktan hayatımın ekseriyetinde büyük keyif aldım. Keyif aldığım meşgaleler arasında, pek çok türde yaratıcı faaliyet ve hayal kurmak  gibisinden işler de vardı. Nasıl ki benzin, hava ve kıvılcım bir araya geldiklerinde ateş oluşturuyorlarsa, bu nevi nitelikler de bir araya geldiklerine yazmak eylemini tetikliyorlar. Yazmanın en az okumak kadar keyifli olduğu görüldüğünde ise, yazının devamlılığı kaçınılmaz oluyor. Yazmanın benim nezdimdeki karşılıklarından başlıcası eğlencedir. Yazarken eğleniyorum. 

Yazarlık sizin için ne ifade ediyor? 

Tek sözcük ile kader.  Tek sözcükten fazlası isteniyorsa, önce “hadig”ten bahsetmemiz gerekir: Hadig, Ermenilerin yarı dini bir seromonisidir. Bu seromoninin konusu bir bebek, daha doğrusu bebeğin çıkardığı ilk diştir. Beslenebilmenin ve dolayısıyla sağlığın nişanesi ilk dişin kutlanması üzere, dişin taşıyıcısı ortaya alınır. Etrafında genellikle yaşlı teyzelerden müteşşekkil bir ahali ve bir de masa bulunur. Dualar okunur. Masada -tahıl, bilhassa buğday, biraz da bakliyat nevinden- taneler vardır. Bu taneler bebeğin başından aşağı, bereket temennileri eşliğinde dökülür. Ancak seromoni burada bitmez. İkinci aşamada, bebeğin etrafına çeşitli nesneler serpiştirilir ve bebeğin bu nesneler arasından bir seçim yapmak suretiyle kaderini tayin (veya bakış açısına göre açık) etmesi beklenir. 

Örnek vermek gerekirse, bebek; makasa yönelirse terzi, paraya yönelirse tacir, kepçeye yönelirse aşçı, tarağa yönelirse berber, hesap makinesine yönelirse muhasebeci olacağı kanaati uyandırır.  Benim elime geçirdiğim iki nesneden biri kalemdir.  Ancak yazarlık bana yukarıdaki hikayeyi ifade etmiyor. Çünkü tüm bu anlattıklarım gerçek olabilecekleri gibi, pekâlâ, yaratıcılığın mahsülü de olabilirler.

Yazarlık bana yukarıdaki hikayenin gerçek olup olmadığını bilme; bildiğimi güzel bir söyleyiş eşliğinde nakledebilme; kafası karışan okuru düşleyip kıs kıs gülebilme, bir gerçeklik ve  gerçeklikten azade bir güzellik yaratabilme imkanını ifade ediyor. Üç soru cevapladığıma göre bir soru da ben sorayım: Kalemi seçme hikayesi gerçek miydi değil miydi? 

Kitabınız Logo Yayınevi’nden çıktı, tebrik ederiz. Kitabınızda okurlarınızı ne gibi sürprizler bekliyor?

Teşekkür ederim. Bu soru, ‘bir sürpriz bekliyor mu?’ ve onun da öncesinde ‘sürpriz beklemeli mi?’ sorularının her ikisinin de peşi sıra ‘evet’ diye yanıtlanmasının ardından sorulabilir. Ancak, öncül iki sorudan birine cevabım hayır. Dolayısıyla bu soru anlamını yitiriyor. Hangi soruya ‘hayır’ dediğimi söylemeyeceğim. Sürpriz de burası olsun. 

Başucu yazar ve kitaplarınız nelerdir? Yazarların ve kitapların hayatınıza nasıl bir etkisi oldu?

Vladimir Nabokov açık ara gözde yazarım. Tüm edebi eserlerini okuduğumu söylemekten büyük kıvanç duymakla beraber birkaç eserinin yabana atılamayacak bir kısmını anlayamamış olmakla o kadar övünemiyorum.  

‘Etki’ sözcüğünü seçtiğiniz için faydaları bir kenara bırakıp doğrudan zarardan bahsedeyim: Beğeni eşiğimi o kadar benzersiz bir noktaya koydu ki, hemen her edebi eser, ama şu ama bu ama öteki yönden eksik geliyor. Okuduğum her metinde Nabokov’un bir dokunuşunu arıyorum. Elbette Nabokov’un vasıflarından bazılarını ziyadesiyle taşıyan çok sayıda yazar mevcuttur. Ancak müteveffanın tüm özelliklerini tastamam haiz (bu satırları o yazsa bir parantez açmaksızın complet diyeceği) bir yazar ben tanımadım. 

Üzerinde çalıştığınız yeni bir kitabınız var mı? Okuyucularınıza ipucu verir misiniz?

Yazımı devam eden bir eserim var. İlk edebi eserini kıyamet-sonrası bir dünyada inşa etmiş birinden pek çokları fantastik bir eser bekleyecektir. Vereceğim ilk ipucu böyle bir beklentiye kapılınmaması gerektiğidir. Son ipucu ise beklentinin büyük tutulmasında bir beis olmadığıdır. 

Son olarak okuyuculara söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Okuyarak geçirilen zaman ömürden düşülmez, ömre eklenir. Ömürleri uzun olsun. Bu uzunlukta payım olursa, ne mutlu bana. 

Hiç yorum yok

Yorum Gönder

1932-2025 © Edebiyat Gazetesi
ISSN 2980-0447