Yaşar Akbaş: Sevdası Olanın Acısı da Sözü de Çok Olurmuş

Edebiyat Gazetesi olarak Alaska Yayınları'ndan çıkan Mihenk Taşı kitabının yazarı Yaşar Akbaş ile keyifli söyleşi gerçekleştirdik.

Merhaba Yaşar Bey, okuyucularımıza kısaca kendinizden bahseder misiniz?

1958 yılında Niğde vilayetinin Aksaray ilçesin de doğmuşum. Anadolu Üniversitesi sosyal bilimler fakültesi mezunuyum. Sarraf ve Kuyumculukla uğraşmaktayım. İki evladım var. Kültür ve sanat faaliyetlerine ilgim ortaokul yıllarında başladı. Usta yazarları taklitle başlayan  gönül maceram  aşk, vefa, sadakat gibi kavramları   yaşamak ve yaşatmak  gibi bir sevdaya dönüştü. Zira sevdası olanın acısı da sözü de çok olurmuş.

Yazar Yaşar Akbaş

Yazma yolculuğunuzdan kısaca bahseder misiniz? Sizi kültürel aranda kitap yazmaya yönlendiren nedenler nelerdir?

Yazma yolculuğum okuma yolculuğumla birlikte başladı desem abartılı olmaz. İlk olarak şiire merak salmıştım. Nasıl yazılıyor derken karşıma pek çok kapılar açıldı. İlk önceleri Karacaoğlan, Köroğlu gibi sanatçılardan etkilenmişken, zamanla diğer sanatçılar hakkında bilgim genişledikçe kendi sitilimi oluşturdum. Önce okumak, dinlemek, gönül ve hafıza laboratuvarında yoğurmak, mayalanmasını beklemek, sonra da yazmak.

Bu yolculukta size kimler destek oldu?

İnsanın en büyük destekcisi kendi azmi ve iradesidir. Dostlar arkadaşların elbette ki az veya çok destekleri olacaktır. Yola çıkacak kişi azminden ve sevdasından güç alması gerekir. O sebepledir ki sanat halk için olmalıdır. İnsanın en büyük destekçisi aşk ve iradesidir. Seven insana dert ve kederler sıkıntı vermezler aksine azmini bilerler.

Otobiyografinizi kaleme aldığınız  “Mihenk Taşı” isimli kitabınız Alaska Yayınları'ndan çıktı. Kitaplarınız da okurları ne gibi sürprizler bekliyor?

Yaşadıklarımı anlatmaya çalıştım. Her halde en büyük sürpriz, esnaf kökenli bir insanın kitap çıkarabilecek kültüre erişme, yazabilme tekniğini amatör de olsa bulabilmesi, insanların karsısında rahat konuşabilmesidir. Şiir şarkı ve türküleri anılarla karıp, gönül laboratuvarında yoğurup, içine aşk sevda veya gibi garnitürler katarak yepyeni bir ürün oluşturdum. Ürünümün adı Mihenk Taşıdır.

Başucu yazar ve kitaplarınız nelerdir? Yazarların ve kitapların hayatınız da ne gibi bir etkisi oldu?

İlk başlarda etkilendiğim şair ve yazarlar çok fazla olurken bu oran gittikçe azalma göstermektedir. Şairlerden Necip Fazıl, Abdürrahim Karakoç, Âşık Veysel. Roman sahasında Emine Işınsu hanımın Azap Toprakları, Çiçekler Büyür romanları ile Balkan Türklerinin dramına şahitlik ettik. Cengiz Aytmatov'un elveda Gülsarı ve Gün Olur Asra bedel kitapları ile komşumuz Rusya da ki Türk cumhuriyetlerini öğrendik. Reşat Nuri Gültekin Bey'in Çalıkuşu ve diğer eserlerin de cumhuriyet dönemi kültür sanat ve sosyal hayatı keşfettik. Okumak, yazmak yazdıklarımı neşretmek, kendime olan cesaret, ve öz güven aşıladı. Nezaket esas olmak üzere, düşüncelerimi saklamadan konuşabilirim. Fikirlere saygı duyarken düşüncelerime de katılmıyorsa da saygı isterim.

Üzerinde çalıştığınız yeni bir kitabınız var mı? Okuyucuya ipucu verebilir misiniz?

Üzerinde çalıştığım adını da “Alyans” diye düşündüğüm ilk elli sayfaya kadar yazdığım ikinci bir roman çalışmam mevcuttur. Alyansı bitirdikten sonra yazabilirsem bir de “Şövalye” diye bir kitap daha yazmak istiyorum.

Son olarak okuyuculara söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Birazcık da amatör yazar ve şairlerin eserlerinin önünden hızlıca geçmesinler. Hani bir şarkı da şair diyordu ki: "Benim de kalbim var / Ben de insanım" Selam sevgi ve muhabbetlerimle.

1932-2024 © Edebiyat Gazetesi
ISSN 2980-0447