İsmail Hilal Yazdı: Pencerenin Aşkı

Yazar İsmail Hilal'in, Edebiyat Gazetesi'nin Şubat sayısında yayımlanan Pencerenin Aşkı isimli yazısını sizlerle paylaşıyoruz.

Pencere… Günlük hayatta dikkate almadığımız, belki kış mevsimi olmasa ya da evlerimizin gözleri olmasalar aklımıza gelmeyecek bir şey.  Peki ya manasını hiç düşündük mü? Neleri pencereler ardında bıraktık, neleri içimize akıttık. O pencereler arasında, ne kadar, kimlerle güldük ve ne kadar ağladık.

ismail hilal, kitap, yazı

Hepimizin güneşle arasındaki ilk perde oldu, bilmedik. Çocukken annemizin çıkmamızdan ilk korktuğu yer oldu, umursamadık. Okula başladık. Okulda kalorifer dibinde, pencereden izledik dışarıyı; kışı, baharı, yazı, belki ilk aşkımızı. Sonra büyüdük. İlk şiirlerimiz düştü dilimize, az aldanmadık penceremize değen yağmur damlalarına, az izlemedik sokak lambalarını ve altından geçen insanları ve bizler büyüdükçe dünyası da değişti pencerelerin ve değişmeye devam ediyor, edecek… Bugün pencerenin aşkı diyelim dilimiz döndüğünce.

Nereden başlasak başka bir hikâye bu… Umudun şekil bulmuş hali, imkânsızın otobüs durağı, hayallerin en güzel dayanağı, sırdaşı. Sen anlatsan dinler, kimseye ses etmez ama yağmurla, ayla, sokak lambalarıyla paylaşırken mahrem dediğin sevgini, ona da itiraz etmez, sırasını bekler öylece. Bir sabah onun kapından girip, perdeyi açarak seni uyandırmasını hayal edersin ya güneşin odana verdiği selamın onun yüz çizgileriyle gözlerini açmana vesiledir penceren ya da beklerken umutsuzca yazdığın aşk adıyla dizelerinin düşünce merkezi, keşkelerin dostu oluverir. Aşk bir sarmaşık oluverir. Parmaklarından kalbe kadar senin sarıldığın, kök saldığın, farkına varmadan çiçek açtığın kuytu köşendir penceren. Ve şimdi bin bir çeşit kalp kırıklıkları arasındasın yine. Dert diyip boynun bükülüyor biliyorum. Zaman zaman Nazım oluyorsun bazen Necip Fazıl… Sitem mi etsen, hasret mi çeksen kararsızsın. Bakıyorsun önüne. Bir yanın kasımpatılar, papatyalar, bir yanın çölden daha kurak. Konuşabilirsin ama dilsizsin, sanki kupkuru dudakların önüne konuyor birkaç lokma. Orda bile ellerin titriyor ve çare arıyorsun.  Tekrar tekrar aynı hislerle pencerenin önündesin farkında değilsin. Ve aşağıda yazılı dizeler bir pencere kenarında sevgiliye yazılan sitemindir…

Sana gelme desem olmuyor,

Gel desem pencereler razı değil,

Ben bir aşk büyüttüm kollarımda 

Artık gelmek istesen bile 

Pencereler razı değil

1932-2024 © Edebiyat Gazetesi
ISSN 2980-0447